TÜMER DİYOR Kİ:
Sevgili okurlar, inanın yazmak
istemiyorum.
Nedeni ise, yazacak o kadar çok şey olmasına
rağmen, gerçekleri dile getirememekten, getirsek bile kim anlıyor, kim okuyor
ve kim değerlendiriyor?
BIKTIK-USANDIK-TÜKENDİK
Yalan, dolan, arsızlık, soysuzluk, iftira,
hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet, soygun, vurgun, olmak üzere bütün
pisliklerin çoğaldığı bir ortamda, şaşırdık kaldık.
Emperyalist güçlerin birleşerek üzerimize
üzerimize geldiği günler yaşanıyor.
Ülkemizin prestiji zedelenirken, dış
düşmanlara karşı birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerekirken, sen şunu
yaptın, bunu yaptın diye siyasi kavgalar büyüdükçe büyüyor.
2017 bitmek üzere. 2018 yılı girmek üzere.
Umutlu muyuz!?..
Mutlu muyuz!?...
Saman ithal eden bir ülke kalkınmaktan söz
edebilir mi?
Biz de yıllarca devlete hizmet ettik. Borçla
emekli olduk, halen borç içerisinde yaşam savaşı veriyoruz. Emekli maaşını bile
alamıyoruz.
Namuslu yaşama mücadelesi veren, memur, işçi,
esnaf, köylü, Çiftçi’nin atadan, dededen, babadan mirası kalmamış ise, mal mülk
sahibi olması mümkün olamaz.
Elbette istisnalar vardır. Zamanında belli
tasarruflar yapanlar, ekonomisini dengeleyenler, ufak tefek mal ve mülke sahip
olabilirler.
Ancak, bunlar milyon dolarlarla oynayamazlar.
Gencecik çocuklar hangi tecrübeleri veya hangi
destekler ile milyon dolarlar ile oynuyorlar, şaşırmamak mümkün mü?
Her pisliğin kokusu mutlaka zaman içerisinde
çıkar ve suçlu eninde sonunda cezasını çeker. Bu dünyada çekmese öbür mekânda
hesabı sorulur.
Bu dünya kimseye baki değildir.
Ülkemizin içerisinde bulunduğu kargaşa
ortamında, halkın belli kesimlerinde halen yeni arayışlar devam etmekte.
İYİ parti’ye umut besleyenlerin yanında, ondan
da fazla umudu olmayan bazı kesimler, yeni bir parti kurma çabası içerisinde
toplantılar yapmaktalar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ve yolunda
gitmeyen hiçbir siyasi parti bu ülkede başarılı olamaz.
Başarılı olduklarını sananlar da zamanı
gelince tepe takla oturdukları koltuklarından düşerler.
Yeni kurulacak bir partinin veya kurulmuş olup
ta biz Atatürkçüyüz diye yola çıkan partilerde gerçek Atatürkçü olduklarını
ispatlamalıdırlar.
Atatürkçüyüz demekle Atatürkçü olunmaz.
Öncelikle bu ülkeye ihanet eden, ihanetleri
sabit belgelerle kanıtlanmış olanların, devletin kurumlarından kazınması
gerekmektedir.
Bunu yapabilecek güç ve kudrette olunmalıdır.
Türk milletinin milli iradesine ipotek
koyulmamalıdır.
Gelecek düşünülmeli, geçmişe dönülmemelidir.
Milli varlıklarımız, topraklarımız ve
madenlerimiz yabancılara satılmamalıdır.
Çiftçi, köylü desteklenmeli üretim artmalıdır.
Sahte dincilik, mezhepçilik ön plana
çıkarılmamalı, akıl ve bilimin yolunda gidilmelidir.
Atatürk’ün yolunda gidenlerde yolsuzluk,
hırsızlık olmaz.
Atatürk’ün izinde giden idareciler
servetlerine servet katmaz. Atatürk gibi malını mülkünü devlete ve millete
bırakır. Yeni kurulacak parti de bu görüşte olmalıdır.
Laik, Demokrat Türkiye Cumhuriyeti’ne bütün
kalbiyle, gücüyle sahip çıkan, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini koruyan,
kollayan, medeniyetin tüm nimetlerinden istifade eden, ülkesi ve milleti için
çaba harcayan, vatanın kanla alınmış topraklarının her karışına sahip çıkan,
Minarelerden ezan sesini susturmayan, gönderden Türk Bayrağını indirtmeyen,
Türk askerinin kafasına çuval geçirttirmeyen, terörü dibinden kazıyan, halkı
kutuplaştırıp, bölünmesine müsaade etmeyen bir partiye her zaman ihtiyaç
vardır.
Böyle bir parti kurulur veya kurulmuş
partilerden birisi bu çizgiye gelirse, halkın çoğunluğunun oyunu alır
kanısındayım.
Hadi hayırlısı, 2018 yılında inşallah mutlu
oluruz.
30.11.2017
Zekeriya Tümer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder