Palikarya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Palikarya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Aralık 2014 Cumartesi

TÜMER DİYOR Kİ: Kuvay-ı Milliye ruhu canlanıyor., (Zekeriya TÜMER)

TÜMER DİYOR Kİ:
Kuvay-ı Milliye ruhu canlanıyor
Son günlerde AKP’nin uyguladığı politika ve maalesef yandaşlarının tutum ve davranışları, karşı tepkileri arttırmakta.
İstiklal harbindeki Kuvay-ı Milliye ruhu canlanmaya başladı.
Sosyal medyadan izlediğim kadarıyla, bilhassa Türk kadınları Atatürk’e, Türk Bayrağına ve vatana olan sevgilerini tüm güçleri ile paylaşmaktalar.
Türk gençleri içlerindeki coşkun vatan, bayrak ve Atatürk sevgisini yaşamak ve yaşatmak için çaba harcamaktalar.
Ya orta yaşlılar ve 70 in üzerindeki ruhu genç olan delikanlılar. Teyzeler, nineler. Gerçekten müthiş bir dayanışma ve birliktelik gözlenmekte.
Üstelik bunların çoğu da partili değil, herhangi bir partinin propagandasını da yapmıyorlar, kimseden şahsi çıkar ve menfaat de temin etmiyorlar.
İçlerinden gelen vatan sevgisi kabardıkça kabarıyor. Haksızlıklara, rüşvete, hırsızlığa, yolsuzluklara ve vatanın bölünme ve parçalanmasına karşı olduklarını sosyal medya kanalıyla duyurmaya çalışıyorlar.
İnegöl’den bir delikanlı feryat ediyor.
Burada AK Partili gençler, Atatürk’ün bütün heykellerini kıracağız diyorlar, amca ben çıldırıyorum, elimden de bir şey gelmiyor, ne yapacağım, diye üzüntüsünü dile getiriyor.
Be heyy gafiller, Atatürk ve silah arkadaşları, hele ki kahraman Türk Kadını ve erkekleri olmasaydı, bugünleri yaşayabilecek miydik?
Atatürk gerçek liderdi. O nu incelemeden, fikirlerini öğrenmeden gaflet ve delalet içerisine düşmeyin.
Bugün Camilerimizde namazı kılabiliyorsak, ezanlar susmuyorsa Atatürk’e ve onun yanında olan ve bu vatan uğruna kanlarını akıtan şehitlerimize borçlu olduğumuzu unutmayın.
Her şey menfaat ve para değildir. Bu dünya kimseye baki kalmamıştır. Öbür tarafa giderken kimse bir şey götürememiştir.
Dininize sahip çıkarken vatanınıza sahip çıkın. Hırsızlığa, yolsuzluğa dur deyin.
 Şöyle bir geçmişinize inin. Çok uzağa değil, İstiklal harbine gidin.
Cepheye mermi götüren Türk Kadını Ayşe Tayyibe hatunun vatan uğruna kucağındaki 8 aylık bebeğinin nasıl şehit olduğunu öğrenin.
Vatan duygusunu analık duygusundan üstün tuttuğunu görün. Hiçbir dünya kadınında bu duygu yoktur. Türk kadını şahlanmasın, kimse durduramaz.
Sadece o mu, mermi ıslanmasın diye 30-40 derece soğukta kendi pazen elbisesi ile giderken, yorganı ve battaniyeyi top mermilerinin üzerine koyan Şerife nineyi hatırlayın.
93 Harbinde Ruslarla mücadele eden Nene Hatun’u,
Kaderin 9 yaşındayken cepheyle tanıştırdığı ve 12 yaşına kadar müthiş kahramanlıklar yaptığı Küçük Nezahatı araştırın.
Erzurumlu kara Fatma’nın kahramanlıklarını duydunuz mu?
1888’de Erzurum’da doğdu. Subay Dervişlerden Ahmet Bey ile evlendiğinde Balkan Savaşı’na katıldı, askerlik hayatını eşi ile birlikte paylaştı. I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi'nde kendi ailesinden dokuz-on kadınla birlikte savaştı. Eşi Binbaşı Ahmet Bey'in Sarıkamış'ta şehit olduğu haberini aldıktan sonra memleketi Erzurum'a döndü.
1919'daki kongre günlerinde, Mustafa Kemal'le bizzat görüşebilmek için Sivas'a gitti. Milis Müfreze Komutanı olarak batı cephesinde görevlendirildi. Aldığı talimatla İstanbul'a gitti, silah ve adam kaçırma faaliyetlerinde bulundu. İzmir'in Yunan işgaline uğraması üzerine İzmir'e geçerek kurtuluşu için savaştı.
 Bir keresinde, onbaşı olduğunda neredeyse sadece kadınlardan oluşan birliği ile düşmanın cephe gerisine bir saldırı düzenledi ve aralarında bir Yunan subayı toplam 25 esir askerle geri döndü.
Kastamonu’da doğan, anne-babasının “kızım gitme” şeklinde yalvarışlarını dinlemeden mücadeleye katılan Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi.
 Kurtuluş Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi traş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı. Mühimmat taşımada birçok görev yaptı. Düşmanın açtığı ateş sonucu bir ayağı sakat kaldı. Bir keresinde İnebolu’dan cepheye cephane taşırken Mustafa Kemal Paşa’ya rastladı. Ancak rastladığı kişinin O olduğunu bilmiyordu Mustafa Kemal Paşa “Sen üşüyor musun böyle?” diye sordu. “Bey, 100 bin kişi kurtulacak. Ben öleceğim de ne olacak?” diyen kahraman Türk kadınını hatırla.
Gördesli Makbule’yi biliyor musun?
Makbule Hanım daha bir yıllık evli iken eşinin yanında Milli Mücadele'ye katılmıştır. 
15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusunun İzmir'i işgaliyle Batı Anadolu'yu işgale başlaması sonucu 7 Kasım 1921'de kocası Halil Efe ile Türk çetelerine katıldı. Yunan kuvvetleriyle çıkan çatışmalarda bulundu. Yunanlar Sakarya Muharebesi'ni kaybederekAfyon mevzilerine çekildiklerinde, bir taraftan da Halil Efe'nin Gördes-Sındırgı-Akhisar bölgesinde faaliyet gösteren çetesinin saldırıları ile karşılaşıyorlardı. Kocayayla baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için hızla öne atılınca başından vurularak şehit olmuştur.
Adanalı Rahmiye Hanım, 1920 yılında Türkler ile Fransızlar arasında yapılan Kurtuluş Savaşına katılmıştı. Savaşın ilk zamanlarındaki görevleri keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı ve bu görevlerini birçok kahramanlıkla gerçekleştirmiştir. Daha sonra kendi de savaşta çarpışmalara katılmıştır. 
1920’de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada Türk askerlerinde yorgunluk ve korku sebepleriyle bir duraksama olunca, “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” demiş ve askerlerin toparlanmasını sağlamıştır. Aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit olmuştu.
Daha yüzlerce kadın kahramanımız var.
Siz bu Türk kadınına Atatürk tarafından verilen seçme, seçilme ve erkeklerle eşit olma hakkını ellerinden alabileceğinizi mi sanıyorsunuz.
Ben hiç sanmıyorum. Girin sosyal medyaya, görün; Türk Kadınlarının Atatürk’e, Türk Bayrağına, Dillerine ve Dinlerine, vatanına nasıl sahip çıktıklarını....